St.Pauli taraftarı tribünde ırkçılık yapmış, "nazi"leri destekleyici eylemlerde bulunmuş! Kim böyle bir şey söyleyebilir hatta daha da garibi kim buna inanır. Bugüne kadar böyle birilerinin var olduğunu olabileceğini bilmiyordum taki Alman Futbol Federasyonunda (DFB) çalışan üstün zekalı kimselerin olduğunu öğrenene kadar. Hansa Rostock - St.Pauli maçının gözlemcisi maçı takip ettikten sonra oturmuş raporunu yazmış. H.Rostock taraftarının saldırgan tezahüratlarından başlamış, sahaya atılın muzları, St.pauli taraftarı üzerine atılan meşale ve havai fişekleri, tribünlerde yakılan St.Pauli atkı ve bayraklarına kadar her şeyi yazmış. Buraya kadar sorun yok ancak St.Pauli taraftarının Deniz Naki'ye yapılan tezahüratları NAZİ diye anlayıp raporuna eklemiş. Rostockluların insanlık dışı bir şekille deplasman seyircisi üzerine attığı havai fişekler gözlemcinin işitme sistemine zarar vermiş olmalı ki raporuna bunu yazacak kadar ileri gidebilsin. Biçok insan naki kelimesini kolaylıkla nazi olarak anlayabilir ancak gözlemcilik yapan, Almanya futbolu hakkında "azda" olsa bilgisi olan bir kişi St.Pauli tribünlerinden naziler lehinde bir tezahürat çıkmayacağını nasıl tahmin edemez. Hadi gözlemciyi anladım, insan hata yapabilir (böylesi pek mantıklı olmasada) peki ya DFB'ye ne demeli. Bu raporu temel alarak St.Pauli'ye 20.000 euro ceza verdiler. St.Pauli tribünlerinden nazi sesleri çıkabilmesi onları hiç şaşırtmamış anlaşılan.
Külüp hemen bu saçma cezaya itiraz etti. Maçı tekrar ele alan DFB cezayı 8.000 euroya düşürdü ve sebep olarakta taraftarın tribünde atkı ve bayrakları ateşe vermesini gösterdi. St.Pauli taraftarıda olayı es geçmedi ve Padernborn deplasmanında tepkisini ortaya koydu.
9 Aralık 2011 Cuma
20 Kasım 2011 Pazar
Faşistlere vurda gel
Hakem başlama düdüğünü çalmadan, daha oyuncular saha ısınırken bile gerginliğin tavan yaptığı, maç içinde kavgalar ve kırmızı kartlar olması bekleniyordu.
Maç öncesi St.Pauli oyuncularına ısınırken muz atılması ve maymun sesleri çıkartılması hatta bunun maç içindede tekrarlanması (2. gol öncesinde serbest vuruş kullanılırken) H.Rostock taraftarının ne kadar agresif bir hal alabileceği konusunda bazı sinyaller veriyordu. Hatta deplasman tribünündekilerin görebileceği şekilde St.Pauli bayrakları, atkıları ve tişörtleri ateşe veriliyordu. St.Pauli taraftarı ise bu hareketler karşısında provoke olmadan kendine ayrılan tribünü tamamen doldurmuş, faşizme nasıl karşı olduğunu cümle aleme gösteriyordu.
Maçın başlama düdüğünden sadece 8 dakika sonra H.Rostock taraftarının saldırgan tavrı sahaya yansımıştı. Rostocklu Tom Weilandt hava topuna yükselen Morena'ya dirsek atıyor ve takımını 10 kişi bırakıyordu. Bu dakikadan sonra adeta işler çığırından çıkmaya başladı. H.Rostock tribünleri kendi oyuncularını baskı altına alıyor ve onları geriyordu. Arka arkaya sert fauller yapması ve ikinci bir kırmızı kart çıkması beklenirken Max Kruse'nin 40. dakikadaki golü geldi. Yayıncı kuruluş golü tekrar ve tekrar gösterirken Rostocklu holiganlar çoktan sınırı aşmıştı. Bu görüntüler ekrana taşınmazken hakem oyunu durdurmuş ve takımlar soyunma odasına yönelmişti. Daha dakika 40 yani devre arası olmazdı. Bu saldırılar ekrana yansımasa da neler olduğunu öğrenmemiz çok fazla zaman almadı.
Yukarıda görülebildiği gibi gol sevinci yaşayan St.Pauli taraftarlarının üstüne 5 tane havai fişek atılmıştı. Hiç bir insanın bunu kabullenmesi yada olumlu karşılaması mümkün değil, ancak bunu dünyaya ırksal bir mantıkla at gözlüğü ile bakan bir topluluk kendine hak görebilir. Yaralanan St.Pauli taraftarı var mı bilmiyorum ama bu saldırı hiçte taraftarının canını sıkmış gibi görünmüyordu. Söylenen marşlar ve şarkılar DKB-Arena'yı inletiyordu. Arkasından takımlar sahaya çıkarak kalan 5 dakikayı daha oynadılar ve ilk devre sona ermiş oldu.
10 kişi kalan rakibi karşısında rahat bir oyun oynaması beklenirken 50. dakikada beraberlik golünü kalesinde gören St.Pauli'yi rüzgarı arkasına alan rakibi karşısında zor dakikalar bekliyordu. Maç iki ekibinde bir birine bariz bir üstünlük sağlayamadığı bir şekilde ilerlerken 80. dakikada kullanılan bir serbest vuruş sonrası Mahir Sağlık'ın kafa golü yine yüzümüzü güldürmüştü. Risk alan H.Rostock takımı karşısında ilk golde hata yapan St.Pauli kalecisi Philipp Tschauner bu sefer mutlak bir gol pozisyonunu engellemiş ve takımı kontra atağa çıkmıştı. 90+1'de Mahir üçüncü golü atıp maça son noktayı koymuştu. Artık akıllarda ne polisin deplasman yolculuğundaki tacizi nede H.Rostock taraftarının saldırgan tavrı vardı. St.Pauli faşistlere bir daha vurmuştu.
ALBÜMÜ GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ
H.Rostock 1:3 St.Pauli |
10 Kasım 2011 Perşembe
Baş aşağı
Alman Futbol Ligi Birliğinin (DFL) başkanı Christian Seifert Millerntor'da baş aşağı |
RESİM: http://www.afroh.de/impressionen.html
6 Kasım 2011 Pazar
KASIM'19 : evden çok uzakta
19 kasım cumartesi günü kahverengi-beyazın Bundesliga2'de merakla beklenilen maçı var. Herzaman gergin geçen Rostock maçlarından biri daha var önümüzde. Hansa Rostock St.Pauliye 190 km'den çok daha uzaktır. St.Pauli faşizme karşıdır, ırkçılğa karşıdır, sağa karşıdır, hansa rostock'a karşıdır. Taraftarlar bu duruşlarının gereğini 19 kasım günü yerine getirecektir. Irkçılığa karşı tek yumruk olacaklar.
Şuan ki oyun düzeyimiz Rostock'tan üstte olsada 2 takımın maça bakışı her zamanki gibi içinde bulunulan şartlardan bağımsız. Maç gününe kadar taraftarlar bu maçı ne kadar çok istediklerini takımlarına hissettirmeye çalışacak. Tabi takım içinde fazlasıyla bu işe motive olmuş bir Deniz Naki var. Sakatlıktan döndükten sonra arka arkaya 3 iyi maç çıkaran Deniz Naki yine H.Rostock taraftarının "gözüne" sokacak! Bu sezon oynadığı 13 maçta sadece 1 galibiyet alabilen Hansa Rostock karşısında St.Pauli favori
1 Kasım 2011 Salı
Borges:"Skibbe ve Eskişehir!"
ALINTIDIR: http://devrimderki.blogspot.com/2011/11/skibbe-ve-eskisehir.html
Bild üç günlüğüne onun yanında bulunmuş, gözlemlerini de aktarmış. 650 bin nüfuslu 70 bin öğrencili Eskişehir'i de kısaca tanıtmış ve onlar da almanlara bugünkü sayısında bu bilgileri aktarmış.
Frankfurt'da bir milyon alır iken burada iki buçuk milyon net aldığı ayrıntısı önemli. Elbette düzenli bir şekilde ödeme yapılmıyor ve Haziran ayından bu yana çalışmasına rağmen daha ilk maaşını yeni alıyor Herr Skibbe.
Alman milli takımı, Dortmund,Leverkusen derken paraya ihtiyacı olmadığını ve buraya para için gelmediğini de belirtiliyor. O yeterince para kazanmış.. Burasını kariyerinde bir düşüş olarak görmüyor ama olursa tekrardan çalışmak istediği yer Bundesliga. Frankfurt'da galibiyet sonrası gönderilmesini ve o gittikten sonra takımın ligden düşmesini hala kaldırabilmiş değil. O günlerde başkanın doğru mu yanlış mı karar verdiği bugün ortadadır diyor.
Tesislerden övgüyle bahsediyor, antrenman sahalarından v.s. Pek çok oyuncusu gibi kendisi de burada kalıyormuş. Kantini ve onun güzel yemeklerinden dekren İstanbul yolunda iken otobanların daha da iyileştirildiğine kadar çeşitli ayrıntılar..İlahiyat Camii'sine de götürmüş, gezdirmiş.
Peki Es es'de başarılı mı ?
Takımı lige iyi başladı ama bireysel hatalardan o kadar çok gol yedi ki bu iskeletin oluşmasını geçiktirdi. Nadarevic, Diego ve kaleci İvesa'nın durduk yere, hiç gereği yok iken yedirdiği goller bir yana topa sahip olduğu zaman diliminde defansif orta sahaların basit oynama özürlüsü olarak kaptırdığı toplar da eklenince yer yer hak etmediği mağlubiyetleri yaşadı.
Bunların dışında artık oturması gereken takım henüz o takım kimliğine dahi girebilmiş değil. Alper Potuk'un çevresine konuşlandıracağı orta saha konusunda kararsız. Keza forvet konusunda tam anlamıyla bir seçim yapabilmiş değil. Alper-Veysel-Kamara vazgeçilmez üçlü. Bunlara İvesa-Dede-Diego-Sezgin'i de ekleyebiliriz. Nadarevic'in gelmesi sorunların da başlangıcı oldu ama Diego ile şimdilik iyi bir ikili oluşturmuş gibi duruyor, benim her ikisinin ağırlığının sorun yaratacağını düşünsem dahi.. Çözülmesi gereken mesele her iki kenarın da oyuncusunun netleşmemesi ve elbette merkez forvet ile beraber Kamara'nın saha içi rolü.
Es-es hakkında bir kaç maç sonra detaylı bir analiz yapılacak ve umuyorum Skibbe kovulmadan bunu başarabiliriz.. Gelişme var bu takımda ve fakat yeterli değil.
18 Ekim 2011 Salı
pazartesiler
Resimler bu hafta oynanan St.Pauli-F.Düsseldorf maçından. Federasyona ve yayıncı kuruluşa tepkiler devam ediyor. Ve gelecek haftalarda da bu tür pankartlar tribünlerde yer almaya devam edecek.
Federasyon 16.haftaya kadarki maç takvimini geçtiğimiz haftalarda açıklamıştı. Önümüzdeki 5 maçın hiçbirini pazartesi günü oynamayacağız. Bir türlü ısınamadığımız pazartesilerden, nefret etmek için bir sebebe daha ihitiyacımız yok.
RESİMLER : http://www.stefangroenveld.de/
8 Ekim 2011 Cumartesi
Max Kruse
Bu sezon ligde oynanan 10 maçta 90 dakika forma giyen iki oyuncudan biri Max Kruse. (Diğeri ise kaleci Philipp Tschauner)
Şu ana kadar 6 gol ve 3 asist ile takıma ofansif anlamda büyük katkıda bulundu. Gol veya asist yaparak boş geçmediği 6 maçtandan St.Pauli 3 puanla ayrıldı. Bu da St.Pauli'nin şuanda aldığı 7 galibiyetin 6'sında doğrudan rol oynadığını gösteriyor. Takımda diğer gol yükünü çekenler ise şöyle;
- Max Kruse 6 GOL[900']
- Marius Ebbers 5 GOL[432']
- Fin Bartels 3 GOL[894']
- Florian Bruns 2 GOL[718']
- Fabian Boll 2 GOL[840']
- Sebastian Schachten 2 GOL[741']
28 Eylül 2011 Çarşamba
1 bardak 8.000 €
Cuma günü Millerntor'da oynanan konuk ekinbin 2:3 kazandığı maçta yine sahaya atılan yabancı cisim cezaya neden oldu. Bu sefer bardağın bedeli 8.000 euro.
Geçen sezon nisan ayında oynanan Schalke maçında ise hakeme isabet eden bardak büyük sonuçlar doğurmuş kulübü zor durumda bırakmıştı. Şiddete uzak olması ile bilinen St.Pauli tribünleri adına hiçte hoş bir durum ortaya çıkmamıştı.
DFB (Alman Futbol Federasyonu)'nun kulübün, stadyumda daha fazla polis daha fazla güvenlik görevlisi bulundurması için baskı yapmasına neden olan bu olay taraftarların kendi içinde organize olması ve buna karşı tepki vermesi ile çözülebilir.
Geçen sezon nisan ayında oynanan Schalke maçında ise hakeme isabet eden bardak büyük sonuçlar doğurmuş kulübü zor durumda bırakmıştı. Şiddete uzak olması ile bilinen St.Pauli tribünleri adına hiçte hoş bir durum ortaya çıkmamıştı.
DFB (Alman Futbol Federasyonu)'nun kulübün, stadyumda daha fazla polis daha fazla güvenlik görevlisi bulundurması için baskı yapmasına neden olan bu olay taraftarların kendi içinde organize olması ve buna karşı tepki vermesi ile çözülebilir.
20 Eylül 2011 Salı
Hamburg Nereye? -1
Daha 25 hafta olsada bitime ligteki gidişat umut verici. Aslında St.Pauli adına beklenti üst sıralar için oynaması yönündeydi zaten. Geçen sene bundesliga1'de takım geriye düştüğünde karşılık verememesi yumuşak karnıydı. Bu sene böyle bir sorunuz olmadığını geçen 8 haftada görme imkanı yakaladık. [St.Pauli 0-1 Alemannia Aachen (7')] [Bochum 1-0 St.Pauli (7')] [St.Pauli 1-1 Duisburg (38')] [St.Pauli 0-2 1860München (47')]
St.Pauli istikrarlı bir biçimde devam ederek bundesliga1'e geri dönmeyi amaçlarken gelecek sene 1.ligte hamburg şehrinin tek temsilcisi durumuna gelebilir. İşte bu soru St.Pauli taraftarlarının kafasında belirmeye başladı. Hemen hemen herkes HSV'nin küme düşme durumundan çok memnun olsada olası bir Hamburg derbisi zaferindende mahrum kalmak pek arzulanan birşey değil. Şuan ki durum "Hamburg Nereye? -2"ninde geleceği yönünde ve bunu yazmayı sabırsızlıkla bekliyorum
19 Eylül 2011 Pazartesi
11 Eylül 2011 Pazar
6 Eylül 2011 Salı
Operasyon Zamanı
St.Pauli FC Winterhur ile hazırlık maçı için isviçrede
Maçın ilk dakikalarında kale arkasında bir Hamburg bayrağı beliriyor.
Çok kısa bir süre içinde kaybolan bayrak devre arasında diğer kale arkası yani St.Pauli tribünlerinde ortaya çıkıyor.
26 Ağustos 2011 Cuma
scheiss sport1 scheiss dfl
5. haftasını geride bıraktığımız Bundesliga2'de St.Pauli ile Duisburg maçı 22 ağustos pazartesi günü oynandı. Bu 5 maçın 2sini cuma, 2sini pazartesi ve sadece 1ini cumartesi oynayan St.Pauli taraftarı son haftaki maçta protesto düzenledi. Sadece güney kale arkasının (USP) katıldığı katıldığı protestonun hedefi futbol federasyonu ve yayıncı kuruluş SPORT1 vardı. Maçın ilk 20 dakikası boyunca protesto sürdü. Fotoğrafları görmek için aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız.
"Fuer Fussball mit Herz - gegen Fussball mit Kommerz" |
- Yürekle oynanan futbol ticari futbola karşı-
18 Ağustos 2011 Perşembe
12 Ağustos 2011 Cuma
10 Ağustos 2011 Çarşamba
Gözler Mahir'de
1 Ağustos 2011 Pazartesi
Jolly Roger
Bask takımı olan A.Bilbao taraftarlarınca devamlı ziyaret ediliyor |
Burası millerntor stadı kadar kutsal bir yer. Hatta "hacı" olmak için hamburg'a st.pauli'ye kadar gelenlerin mutlaka uğradığı Jolly Roger. Sankt pauli'nin kalbinin attığı yer.
Her maçtan önce burada toplanan st.pauli taraftarları burada bir şeyler içip marşlar söyleyerek maç saatine kadar vakit geçiriyorlar. Ve maç sonucu ne olursa olsun kutlama mutlaka yine aynı adreste. [içmek için her zaman sebep var :)]
Her tarafta anti-faşist, ırkçılığa karşı grupların ve st.pauli taraftarına yakın takımların sticker ve yazıları var. Duvarlar, kapılar, tuvaletler ... Athletic Bilbao, Celtic, Bohemians gibi takımların taraftarlarınca sıkça ziyaret edilen Jolly Roger kim tarafından idare ediliyor ? Burası st.paulinin en büyük tribün grubu olan ultra sankt pauli'nin içinden oluşturulmuş bir konsey tarafından idare edilmekte ve elde edilen gelir pankartlar, koreografiler ve diğer etkinlikler için kullanılmaktadır. St.pauli taraftarının şiddete meyilli, saldırgan bir tutum içinde olmadığı ortada olsa da Jolly Roger 2009 ve geçen seneki derbi öncesi saldırıya uğramıştı. Özellikle 2009da polisin tavrı millerntor'da neden ACAB pankartlarının, flamalarının dolaştığını bir kez daha gösteriyordu.
Viva St.Pauli
25 Temmuz 2011 Pazartesi
21 Temmuz 2011 Perşembe
16 Temmuz 2011 Cumartesi
11 Temmuz 2011 Pazartesi
2011 Girişliler
TAKIMA BU SENE KATILANLAR |
Lasse Sobiech / Sebastian Schachten Patrick Funk / Philipp Tschauner / Mahir Saglik |
D. Drobo-Ampem |
9 Temmuz 2011 Cumartesi
Deniz Naki-1
Her sezon sonu transfer dedikodularına karışacak adı. Türkiye de gazeteler her gün onu birine getirecek. St.pauli onu bırakırmı pek sanmıyorum aslında. Deniz burada doğmuş, buranın altyapsında yetişmiş olsa st.paulinin kimliğini anca bu kadar temsil edebilridi. Takım içinde önemli bir karakter konumundaki Deniz, taraftarların gözünde de bir kahraman durumunda. Artık biraz uslu durup futbola konsantre olmalı. Tabi st.pauli'de yaşayıp bunu başarmak zor işin zor kısmı.
2010/2011 1.Bundesliga [Deniz Naki]
Forma giydiği 19 maçtan sadece 6sına ilk 11 de başlayabildi. 754 dakika sahada kalan deniz rakip fileleri 1 kez havalandırabildi.
Bu seneki performansı takım için daha belirleyici olacak. 2.Bundesliga da daha fazla forma şansı bularak takıma katkı yapması muhtemel. Marius Ebbers ve takıma bu sene katılan Mahir Sağlık takımın diğer gol umutları olacak. Antrenör Andre Schubert'in esli öğrencisi olan Mahir Deniz ile olan ilişkisi hemen dikkat çekiyor.
2010/2011 1.Bundesliga [Deniz Naki]
Forma giydiği 19 maçtan sadece 6sına ilk 11 de başlayabildi. 754 dakika sahada kalan deniz rakip fileleri 1 kez havalandırabildi.
Mahir ve Deniz |
Bu seneki performansı takım için daha belirleyici olacak. 2.Bundesliga da daha fazla forma şansı bularak takıma katkı yapması muhtemel. Marius Ebbers ve takıma bu sene katılan Mahir Sağlık takımın diğer gol umutları olacak. Antrenör Andre Schubert'in esli öğrencisi olan Mahir Deniz ile olan ilişkisi hemen dikkat çekiyor.
ilk yazı
Bilmiyorum aslında ilk mi son mu.
Can sıkıntısı insana neler yaptırıyor. Hiç işim olmaz dediğim şeyler yapıyorum 2 gündür. Akşamında oturdum bilgisayarın başına neler neler..
Neyse umarım devam edebilirim yazmaya.
Amacım düzenli olarak takip ettiğim ST.PAULİ ve ESKİŞEHİRSPOR hakkında bir şeyler yazmak. hadi hayırlısı...
Can sıkıntısı insana neler yaptırıyor. Hiç işim olmaz dediğim şeyler yapıyorum 2 gündür. Akşamında oturdum bilgisayarın başına neler neler..
Neyse umarım devam edebilirim yazmaya.
Amacım düzenli olarak takip ettiğim ST.PAULİ ve ESKİŞEHİRSPOR hakkında bir şeyler yazmak. hadi hayırlısı...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)